Translate

4 Eylül 2019 Çarşamba

2019 Yılında Kaybettiğimiz İki Sosyolog: Erik Olin Wright ve Immanuel Wallerstein

2019 Yılında Kaybettiğimiz İki Sosyolog: Erik Olin Wright ve Immanuel Wallerstein

2019 yılında Marxist sosyolojiyi geliştirmeye çalışan iki değerli sosyoloğu kaybettik. 23 Ocak 2019'da Erik Olin Wright'ı kaybetmiştik.   31 Ağustos 2019'da da  Immanuel Wallerstein’ı  kaybettik. Her ikisi de ışıklar içinde, huzur içinde yatsın.  

Erik Olin Wright son günlerine kadar çok kısa süre sonra öleceğini bilerek günlük yazdı ve izleyenlerle paylaştı. Ölüme doğru giden bir sosyolog olarak nereden nereye geldiğini analiz etti ve paylaştı. Son paylaştığı günlük sayfasından birisi (21 Ocak) torunlarına yazdığı bir mektuptu. Bu mektupta torunların anne ve babalarıyla onlar büyürken nasıl birlikte hikaye anlattıklarını anlatıyor ve aynı hikaye üretme ve anlatma oyununu torunlarının da denemesini istiyordu.

Erik Olin Wright ile şöyle yollarımız kesişti: Onun ve arkadaşlarının "Sınıf Yapısı ve Sınıf Bilinçlenmesi Araştırma Projeleri" bağlamında geliştirdiği kuramsal çerçeveyi, daha önce (1967-1968 yıllarında) benim Ünal Nalbantoğlu, Filiz Kardam, Sezgin Tüzün ve Erdal Gürkan ile birlikte araştırma yaptığımız Kırıkkale şehrinde bir "revizit" araştırmasında Hayriye Erbaş, Yakın Ertürk ve Yusuf Ziya Özcan ile birlkte uygulamaya çalıştık. Kırıkkalede'ki araştırmanın esas yükünü Hayriye Erbaş üstlendi ve benim danışmanı olduğum doktora tezini bu araştırmadan elde edilen verilerle yazdı. Bu araştırmanın bazı bulgularını Hayriye ile birlikte Erik Olin Wright ve arkadaşlarının 1991 yılında İspanya'nın Granada şehrinde düzenlediği "VIIth International Conference of the Comparative Project on Class Structure and Class Consciousness" konferansında sunduk. Bildirilerimize Erik Olin Wright'ın ve arkdaşlarının verdiği yapıcı eleştiriler hem Hayriye Erbaş'ın tezi için hem de daha sonraki benzer araştırmalarımız için çok değerli olagelmiştir. 


Erik Olin Wright Marxist Sınıf Kuramını ülkeler arası karışılaştırmalı alan araştırmalarına yol gösterecek bir araştırma çerçevesine dönüştürmüştür. Daha adaletli, eşitlikçi ve demokratik küresel toplumsal bir dünya kurulabilmesi için devam eden emek ve sosyalizm mücadelesine çok katkıda bulunmuştur. "Gerçekçi ütopya" kavramı Gerçek Ütopyalar Tasarlamak  başlıklı kitabı ile daha doğrudan bir şekilde adil ve eşitlikci bir toplumu kurmanın yollarını göstermeye çalışmıştır.  

https://www.caringbridge.org/visit/erikolinwright/journal
https://www.ssc.wisc.edu/~wright/


Immanuel Wallerstein, her on beş günde bir 1998 yılından beri yazdığı "commentaries"/ yorumlamalar dizsinin 500'üncüsünü 1 Temmuz 2019'da "bu bir son; bu bir başlangıç" başlığı ile yazdığında çok üzülmüştüm. 

Dünyadaki olayların Wallerstein'cı bir yaklaşımla her on beş günde bir yorumlanması bu olayları anlamaya çalışan bizler açısından olmazsa olmaz bir girdi haline gelmişti. Ama o, onulmaz yapılsal kriz içinde olduğunu saptadığı modern kapitalist dünya sisteminin sonunu veya dönüşümünü göremeden kendi bireysel sonunun geldiğini görmüş ve bizleri uyarmıştı. 

Wallerstein ölmeden iki ay önce 1 Temmuzda yayınladığı "bu bir son; bu bir başlangıç" başlıklı son yazısındaki son iki paragrafı burada ele alıp kısaca yorumlamak istiyorum.

Sondan bir önceki paragraf şöyle:

"It is the future that is more important and more interesting, but also inherently unknowable. Because of the structural crisis of the modern-world system, it is possible, possible but not absolutely certain, that a transformatory use of a 1968 complex will be achieved by someone or some group. It will probably take much time and will continue on past the point of the end of commentaries. What form this new activity will take is hard to predict." 
https://www.iwallerstein.com/category/commentaries/

Metinlerinin çevrilmesi konusunda çok titizlik gösteren Wallerstein'ın bu paragrafını Türkçe olarak şu şekilde ifade etmek istiyorum:

"Gelcek çok önemli ve ilginçtir ancak doğası gereği bilinemezdir. Onulmaz yapısal kriz içine girmiş olan Modern dünya-sisteminin birileri veya bazı gruplar tarafından 1968 karmaşıklığının dönüştürücü  bir şekilde kullanılmaıyla dönüştürülmesi kesin olmamakla birlikte mümkündür. Bu dönüşüm muhtemelen çok  zaman alacaktır, hatta yorumlamaların ötesine geçip devam edecektir. Bu dünya sistemini dönüştürücü yeni eylemliliğin nasıl bir tarz veya  biçimde olacağını kestirmek zor görünmektedir.https://www.iwallerstein.com/category/commentaries/

Yukardaki paragraftan görüldüğü gibi büyük önem atfettiği 1968 devrimleri türü bir büyük dönüşümün tek tek bireyler ve gruplar tarafından örgütleneceği ve modern dünya-sisteminin başka bir  sisteme dönüştürüleceği öngörüsünü ve inancını ifade etmektedir. 88 yıllık ömrü boyunca yazdığı paragrafların sonuncusu olan  bir sonraki paragrafta  ise genel olarak dönüşümlerin sınıf mücadeleleri yoluyla olacağını ifade etmektedir. Wallerstein, dünya üstündeki insan toplumlarının, kültürlerinin ve insan türünün son bulmasına doğru giden modern kapitalist dünya sisteminin bireysel, grupsal ve sınıfsal eylemlerle dönüştürülebileceğini belirtmiş, aşağıya kopyaladığım son paragrafta ise bireysel müdahaleleri öne çıkartmıştır.  Ancak bu yorumu biraz daha açmadan önce son paragrafı buraya alıp çevirmeye çalışayım: 

"So, the world might go down further by-paths. Or it may not. I have indicated in the past that I thought the crucial struggle was a class struggle, using class in a very broadly defined sense. What those who will be alive in the future can do is to struggle with themselves so this change may be a real one. I still think that and therefore I think there is a 50-50 chance that we’ll make it to transformatory change, but only 50-50."

"Öyle görünüyor ki dünya yan yollara saparak aşağıya doğru gidecektir; veya sapmayabilir de. Geçmişteki yazılarımda dünyayı dönüştürmek için esas mücadelenin sınıf mücadelesi olduğunu  sınıf kavramını en geniş anlamıyla yorumlayarak ifade etmişimdir. Gelecekte yaşamaya devam edenlerin insanlığı yok etmeye doğru giden bu dünya sistemini dönüştürmek için yapabilecekleri şey kendi kendileriyle mücadele etmeleridir ki böylece bu değişim gerçek olsun. Ben böyle düşünmeye devam ediyorum; ve dolayısıyla 50-50 şansla bu büyük dönüşümün gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum; ancak sadece 50-50 şansla."
  
Wallerstein, en geniş anlamıyla sınıfsal mücadelelerin toplumların ve dünya sisteminin dönüşümünde önemli olacağını vurgulamıştır; ancak Bildiğimiz Dünyanın Sonu kitabında ve diğer kitaplarında da belirttiği gibi dünya sisteminin yapısal krize girdiği ve çatallanmaların (bifurcations) oluştuğu süreçlerde bireysel ve grupsal mücadelelerin de önemli olabileceini vurgulamıştır. Sınıflar  ve toplumlar arasındaki eşitsizliklerin ve bunların neden olduğu krizlerin ve iklim krizi gibi insan yapısı krizlerin insanlığı yok etmeye doğru gidişini durdurabilcek dönüşümler konusunda 50-50 şans tanımaktadır Wallerstein.  Bu kötümser bir duruş mudur yoksa gerçekçi midir onu gelecekte göreceğiz. Ölmez sağ olursak göreceğiz derdi babam, ben de öyle diyorum. 

Hiç yorum yok: